TEMA, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı

Önemli Bilgilendirme: Geçmiş döneme ait basın bültenidir ve güncel olmayan bilgiler içerebilir. Bültenin halen yayında olma nedeni Vakıf çalışmalarına dair arşiv niteliği taşımasıdır. Vakıf'tan bilgi ve onay almadan kullanılmaması rica olunur. (E-posta: iletisim@tema.org.tr, tema@tema.org.tr)

İstanbul ve Çanakkale boğazlarındaki tehlikeli madde taşımacılığını azaltmak amacıyla Kıyıköy-Saroz arasına petrol boru hattı yapılması son günlerde ülke gündemini meşgul etmektedir. Bilindiği üzere Türk boğazlarından geçen gemilerin ve özellikle tehlikeli madde taşıyan tankerlerin bölgedeki ekolojik sistem, doğal, tarihi, kültürel ve ekonomik değerler açısından tüm komşu ülkeler için doğurduğu tehlike her geçen gün artmaktadır. Son elli yılda bölgede 500'ün üzerinde kaza olmuş ve bir çoğu da şans eseri ucuz atlatılmıştır. Bu noktada boğazlardaki tehlikeli madde taşımacılığının en aza indirilmesi kaçınılmaz bir durum ve zorunluluktur. Ancak mutlaka giderilmesi gereken bir sorunu çözerken, geri dönüşü olmayan yeni sorunlara neden olma hakkına ve lüksüne sahip değiliz.

Boğazlardaki trafiği azaltmak amacıyla Kıyıköy-Saroz arasına Petrol Boru Hattı yapmak en kısa ve en kolay çözüm olarak görünmekte ve değerlendirilmektedir. Ancak, yapılması planlanan boru hattının;

  1. - Longos ve lagün göllerinin üzerinden geçmesi
  2. - Yıldız ve Koru dağlarının doğal ormanları ile su toplama havzası içinde yer alması
  3. - Türkiye'nin en verimli tarım topraklarının bir kısmının üretim dışı bırakması ve bölgenin yaratılan toprak ve su kirliliğine ilave bir kirliliğe tahammül edemeyecek olması
  4. -Türkiye'nin belki de tek temiz deniz suyu ve deniz fauna ve florası bakımından çok zengin ve bakir bir yapıya sahip olan Saroz Körfezi ile Kıyıköy (ve/veya İğneada)'de denizlerin kirlenmesine ve ekosistemlerinin bozulmasına yol açacak olması
  5. -Belirtilen doğal varlıkların olumsuz etkilenmesi nedeniyle Türkiye'nin taraf olduğu (Biyolojik Çeşitlilik (UNCBD), İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC), Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi (UNCCD), Ramsar, Cartagena, Barcelona, Montreal Protokolü, Bazel vb) anlaşmalara uymama durumuna düşürmesi
  6. -Özellikle başta Saroz Körfezi olmak üzere hattın bir bölümünün ve Saroz terminalinin etkili fay hattı üzerinde yer almasının taşıdığı risklerin gözardı edilemeyecek olması,
  7. -Uzun çalışmalar sonucunda tamamlanan Hükümetçe onaylı bir resmi doküman haline getirilen Trakya Çevre Düzeni Planı'nda petrol boru hattının geçirilmesinin öngörülmemesi, mutlaka göz önünde bulundurulması gereken sakıncalardır.

Boru hattının neden olabileceği olası çevresel sorunların giderilmesi, saptanacak güzergahla doğrudan bağlantılıdır. O nedenle, güzergahın başta toprak su olmak üzere doğal çevresel kaynaklara zarar vermeyecek bir anlayışla, doğru belirlenmesine zaruret vardır.

Bu belirleme sürecinde, Çevresel Etki Değerlendirmesi'nin yeterli ve güvenilir bir ölçekte yapılması sağlanmalı, hattın geçeceği alanların fiziksel özellikleri doğru saptanmalıdır. Kabaca belirlenmiş güzergahın “ne kadarı orman?”, “ne kadarı mera?”, “ne kadarı tarım arazilerinden geçiyor?”, “arazilerin sınıfsal nitelikleri ne?”, gibi sorulara gerçekçi yanıtlar verilmelidir. Böylesi bir saptama sonrasında, güzergahın bu kaynaklara zarar vermesi olası ise güzergah yeniden tartışılmalı gerekirse değiştirilmelidir.

Çok büyük bir zorunluluk olmadıkça güzergah olabildiğince ormanlık alanlardan, birinci ve ikinci sınıf toprağa sahip arazilerden ve mera alanlarından geçirilmemelidir. Güzergahın geçtiği arazilerin mülkiyet yapısı açısından da değerlendirilmesi gerekir. Bilindiği gibi devlete ait hazine arazilerinin bir bölümü tarım amacı ile kullanılamayacak derecede niteliksizdir. O açıdan, bu araziler dururken, üretken tarım arazilerinin kullanılması yanlıştır. Güzergahın öncelikle hazine arazilerinden geçirilmesinde yarar vardır. Ayrıca, işletim sürecinde boru hattından doğabilecek gaz sızıntılarının bitki örtüsü ve doğal yaşama yapacağı olumsuz etkiler de gözetilmeli ve başlangıçta önlemleri alınmalıdır.

TEMA Vakfı olarak; yapılması hedeflenen petrol boru hatlarından Trakya (Kıyıköy-Saroz) seçeneğine yukarıda belirtilen nedenlerle karşıyız. Bu konudaki çalışmalarımızı halen sürdürmekle birlikte çözümün Samsun-Sivas-Yumurtalık Hattı olabileceğini değerlendiriyoruz. Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu hazırlanmış olan bölgede halihazırda petrol-doğalgaz terminal ve boru hatlarının bulunmaktadır. Bu nedenle petrol boru hattının inşaasında başta toprak su olmak üzere doğal çevresel kaynakların tahribine yönelik mahsurların en asgari düzeyde kalacağını değerlendiriyoruz. Ülke olarak bu seçenek benimsenirse, hattın geçeceği güzergahın detaylarının tespitinde ilgili üniversiteler ve Gönüllü kuruluşlarla işbirliği yapılması olumsuzlukları en aza indirgeyebilecektir. TEMA bu işbirliğinde görev almaya hazırdır.

,