Önemli Bilgilendirme: Geçmiş döneme ait basın bültenidir ve güncel olmayan bilgiler içerebilir. Bültenin halen yayında olma nedeni Vakıf çalışmalarına dair arşiv niteliği taşımasıdır. Vakıf'tan bilgi ve onay almadan kullanılmaması rica olunur. (E-posta: iletisim@tema.org.tr, tema@tema.org.tr)
Çayır ve meraların ıslah edilerek verimliliklerinin artırılması, böylelikle hayvancılığın geliştirilmesi, toprak muhafaza ve erozyon kontrolünün sağlanması amaçlarını gerçekleştirmek için çıkarılan 25.2.1998 gün, 4342 sayılı Mera Kanunu, uygun yönetim ve finans organizasyonlarının bir türlü kurulamaması nedeniyle, aradan geçen zaman içinde arzu edilen uygulama sonuçlarını üretememiştir.
Yasanın çıktığı günden bu yana, çayır - mera alanlarının tespit – tahdit ve tahsisi konusunda gösterilen tüm iyiniyetli çabalara karşın, bu alanda yetersizliklerin ve uygulama yanlışlıklarının olduğu da ortadadır. Bu durum, doğal kaynaklarımız ve tarım sektörü açısından üzüntü vericidir.
Ancak, gelişmeler, “üzüntü” boyutunun çok üzerinde bir durumun doğmasına yol açmak üzeredir. Çayır ve meraların korunması, geliştirilmesi ve amacına uygun kullanımı için çıkarılan 4342 sayılı yasada yapılmak istenilen değişiklikler ile, sözü edilen alanların rant kaygısı ile talanına kapı açılmaktadır !..
Bakanlar Kurulu'nca 6 Şubat 2004 tarihinde kararlaştırılan “Mera Kanunu ile Bazı kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”, bazı üyelerin muhalefet şerhlerine rağmen Komisyonlardan geçerek, TBMM Başkanlığı'na gönderilmiştir.
18 Mayıs 2004 günü Genel Kurul'da görüşülecek olan Tasarı, içerdiği değişiklik maddeleri ve geçici maddeler ile meralarımızı rant alanlarına dönüştürmekte, orman alanlarında 2B ile yapmaya çalıştığını şimdi de meralarımızda denemektedir !..
Tasarı ile Türkiye genelinde belediye mücavir alanlarında yer alan ve üzerinde yasa dışı inşaat bulunan mera alanları, tahsis amacı değiştirilerek meralıktan çıkarılmakta, imar planı içerisine alınmaktadır.
4342 sayılı Yasa'nın mevcut 14 üncü maddesi (d) bendinde; imar planlarının hazırlanması için ihtiyaç duyulan mera alanlarının tahsis amacının değiştirilebileceği hükmü bulunmaktadır.
Hükümet, bu hüküm ile yetinmemektedir. Tasarıya eklenen geçici madde hükmü ile; “Belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde kalan ve 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içerisinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera olarak kullanımı teknik olarak mümkün olmayan yerlerin tahsis amacı değiştirilerek Hazine adına tescilleri” yapılmak istenilmektedir.
Ayrıca, Tasarının ikinci maddesinin 1 inci fıkrasının (d) bendinde “ilave imar planları yapılarak ta tahsis amacı değişikliğine gidilebileceği” hükmü bulunmaktadır.
Mera alanları içerisindeki yasa dışı yapılara, 4342 sayılı Yasa'nın 19 ve 27'nci maddelerinin uygulanarak tecavüzlere son verilmesi gerekirken, Tasarı hükümleri ile doğal kaynaklarımızı işgal edenlere yönelik bir af ilan edilmekte, işgalcilere mülkiyet tahsisi için bir “yol haritası” çizilmektedir:
1 - Uygulama imar planı içinde olmayan bir mera alanının, ek bir imar planı yapılarak tahsis amacı değişikliği yoluna gidilmesinin, bu alanlarda yapılmış olan kaçak yapıların fazla uğraşıya gerek duyulmadan yasal hale getirilmesini sağlayacağı ortadadır.
2 - Ayrıca, Yasa'nın RG'de yayımlanış tarihi olan 28.02.1998 tarihine kadar belediye mücavir alanı içinde olan ve bu tarih ile 1.1.2003 tarihleri arasında mücavir alan olarak ilan edilen ve Türkiye genelindeki çok geniş alanlarda yer alan meralar üzerinde tecavüz sonucu inşa edilen yapıların da (villa, bağ evi, belli grupların kooperatif evleri v.b.) yasal hale getirilmesi sağlanacaktır.
3 – 4342 sayılı Yasa'da bulunmayan, ancak Tasarıda yer verilen “mücavir alan” ve “işgal edilerek mera olarak kullanımı teknik olarak mümkün olmayan yerler” kavramları, mera alanları üzerinde büyük tehdit oluşturmaktadır.
Mücavir alanlar, “gelecekte kentin etki ve genişleme alanı içine gireceği düşünülen bölgeler” olmakla birlikte, uygulamada, siyasi kararlarla, kentin makul sürelerde genişleyebileceği alanların çok uzağında olan bölgeler de mücavir alan olarak ilan edilebilmekte ve buralarda “rant adaları” oluşturulabilmektedir.
Aynı şekilde, mera olarak kullanımın “teknik olarak mümkün olup olmadığının” belirlenmesi, yerel siyasi baskılar altında, kolaylıkla subjektif kararlara konu olabilmektedir.
Oysa bilindiği gibi, Mevcut yasada, köy yerleşim alanlarıyla ilgili olarak gerekmesi halinde köy imar planı yapılarak hiçbir bedel ödenmeden mera alanları köy yerleşim alanı olarak zaten kullanılabilmektedir.
4 – 4342 sayılı Yasa uyarınca, tahsis amacı değişikliği, ilgili Bakanlığın (Örn. İçişleri Bakanlığı) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na talebi, Maliye Bakanlığı'nın ve Valili'ğin uygun görüşü üzerine ancak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yapılabilirken, getirilen Tasarı'da, yetki taşra teşkiletıne devredilmiş olup, buna göre, ilgili Bakanlığın il Müdürlüğü'nün talebi (Örn. Turizm İl Müdürlüğü), illerdeki mera Komisyonu ve defterdarlığın uygun görüşü üzerine Valilikçe tahsis amacı değiştirilebilecektir.
Bu hüküm son derecede sakıncalıdır. Mera Kanunu uygulama dönemi boyunca, personel ve finansman yetersizlikleri nedeniyle Türkiye genelinde hedeflenenin çok altında tespit ve tahdit yapabilen bir taşra teşkilatı yapısının, bu yetkiyi doğru bir şekilde kullanabileceğini öngörmek olanaklı değildir.
Tam tersine, bu alandaki yetkinin taşra teşkilatına devri, sözü edilen yetersizlikler yanında, yerel siyasi baskıların da etkisi ile, çayır ve meraların işgali sürecini hızlandıracaktır.
Bu çerçevede, soruyoruz;
1 - 1.1.2003 tarihinden önce mücavir alan içerisindeki mera üzerinde inşaat çukuru açarak, birkaç temel inşaat demiri atıp betonlayarak temel direk oluşturulmuş alanlarda tahsis amacı değişikliği yapılması kime hizmet etmektedir ?
2 – Bu değişiklik ile “yasallık kazanacak” yayla evlerinin – villaların – otellerin sayısı kaçtır, bunlar hangi bölgelerde yer almaktadırlar, bunları kimler yapmışlardır ?
3 – Bu şekilde, mücavir alanlar içinde betonlaştırılan mera alanı ne büyüklüktedir?
4 – “Tecavüzcülere af” mantığı, yeni af beklentileri içinde, meraların işgali sürecini hızlandırmayacak mıdır ?
5 – Meraları korumak - geliştirmek ve amacı uyarınca kullanılmasını sağlamakla görevli kamu yönetiminin, bu görevi yerine getiremediği için tüm ulustan özür dilemek ve gereğini yapmak yerine, af yoluna gitmesi nasıl açıklanabilir ? Hükümetin, ulusun ortak değeri olan meraların işgaline af sağlama hak ve yetkisi var mıdır ?
Sonuç olarak;
Tasarının, Anayasa'nın, “çayır ve meraların amaç dışı kullanılması ve tahribinin önlenmesi için devleti gerekli tedbirleri alması için görevlendiren” 45. maddesine açıkça aykırılığı ortadadır.
Bu doğrultuda, Tasarı bu haliyle yasalaşması halinde, Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilecektir. Ancak Anayasa Mahkemesi kararlarının “geriye yürümezliği” çerçevesinde, doğal kaynaklarımızı işgal edip el koyanlar, çayır meralarımızda mülkiyet tesis edeceklerdir. Bu, kabul edilemez bir durumdur.
Hükümeti, Tasarıyı Meclisten çekerek, 4342 sayılı Mera Yasası hükümleri doğrultusunda, çayır ve meralarımız için gerekli koruma – geliştirme uygulamalarını etkin bir şekilde yapmaya, bunun yanında, bugüne kadar gerçekleştirilen tespit – tahdit – tahsis çalışmalarını il bazında açıklamaya davet ediyoruz...