TEMA, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı

Akkuyu NGS ile enerjide dışa bağımlılıktan kurtulacak mıyız?


Akkuyu NGS (nükleer güç santrali) ekosisteme vereceği zararın yanında, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti arasında imzalanan anlaşma, Türkiye’nin aleyhine. Aslında Akkuyu NGS Türkiye’nin olmayacak: santralin sahibi proje şirketi, %100 Rus hisse payıyla kurulacak ve Rusların payı hiçbir zaman %51’in altına düşmeyecek. Santralin ürettiği elektrik de bulunduğu saha da Rusların olacak.
* Türkiye’deki uranyum düşük tenörlü olduğundan Akkuyu NGS’de kullanılmak için yoğun bir madencilik ve zenginleştirilme işlemine ihtiyaç duyacak. Bu yüzden hammadde de Rusya’dan getirilecek.
* Türkiye, ihtiyacı olmasa bile, fazla üretim gerçekleşmesi durumunda, fazla üretilen bu elektrik miktarını satın almak zorunda olacak.
* Türkiye, 15 yıl boyunca 12,35 ABD senti/kWh ağırlıklı ortalama fiyattan (Katma Değer Vergisi dahil değildir) satın almayı garanti ediyor. Ancak, projenin geri ödenmesinin sağlanması için bu fiyat 15.33 ABD senti/kWh kadar çıkartılabilecek.

Akkuyu NGS için hangi ülkenin mevzuatı uygulanacak?

Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu, Anayasa’ya aykırı bir şekilde, NGS kazalarında Türkiye Cumhuriyeti ve uluslararası mevzuatla birlikte Rusya’nın mevzuatının da uygulanmasını öngörüyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde, yabancı bir ülke mevzuatının uygulanacağının belirtilmesi ÇED raporunun ciddiyeti ve hukukiliği konusunda endişe yaratıyor. Türkiye’nin ilk deneyimi olacak bir nükleer güç santrali ile ilgili ÇED raporunda, özellikle nükleer güç santrali inşası, nükleer yakıt, nükleer güç santrali işletmeciliği, nükleer atık teknolojisi ve nükleer enerji konusunda eksiklikler yer alıyor. Rapordaki çalışmaların teknolojik yetenekleri bilinen denenmiş nükleer güç santrali işletmelerinin deneyimleri yerine, tamamen modellemelere dayandırılması, bu raporun bilimsel ve hukuki açıdan kabul edilemez bir durumda olduğunu gösteriyor. Üstelik bu kadar sıcak bir iklim ve sıcak bir deniz kıyısında ve iklim değişikliği sürecinde ısı artışının da kaçınılmaz olduğu bir süreçte, proje şirketinin böyle bir iklimde NGS inşaatı ve işletmesi konularındaki deneyimsizliğinin ÇED’de hiç değerlendirilmemesi ayrı bir endişe yaratıyor.

Fukuşima’da kaza yaşandı çünkü orası deprem bölgesi Akkuyu için de bu tür bir risk var mı?

Akkuyu NGS sahası sismik hareketlilik açısından sakin görünüyor ancak, tesisin doğusunda oldukça yakın bir şekilde güney ucuyla dalış gösteren Ecemiş Fayı, az bilinen, özellikle güney kısmı, yani NGS’ye yakın olan bölümü az bilinen bir fay. Ayrıca santralin hemen kuzeyinde yer alan Namrun Fayı da az biliniyor. Eğer Namrun Fayı ile Ecemiş Fayı bağlantılı ise, deprem riski çok daha artabilir. Bilirkişi ve ÇED Raporlarında bu faylar geçiştirilmiş görünüyor. Fukuşima’daki tsunami felaketini hatırlayalım. Olası bir tsunami felaketi sadece Akkuyu bölgesini değil, çok daha geniş bir alanı tehdit eder. Nil Deltası’nın altındaki sediment kütlenin depremle Akdeniz çanağının içine doğru harekete geçmesi ile oluşacak devasa tsunami çok önemli bir tehdit.
 
Bir kaza olursa ne olacak?
 
Dünya sisteminin içinde de Türkiye’de de nükleer kazalarla ilgili üçüncü şahısların yani bizlerin korunmasına yönelik bir uluslararası tedbir yok. Bir kaza olması halinde uygulanacak acil eylem planında saatte 2.500 kişinin tahliye edileceği belirtilmiş, ancak NGS’nin 30 km çapında yaşayan kişi sayısı 10.000.
 
Nükleer santralin kanıtlanmış bir sağlık etkisi var mı?
 
Evet, Almanya’da nükleer santrale yakın yaşayan yerlerde çocuklarda kanser artışı % 67, lösemi artışı % 117.
 
Nükleer atıklar ne yapılacak?
 
60 yıl boyunca Mersin’de depolanacak kullanılmış nükleer atıkların sonrasında ne yapılacağı belirsiz. ÇED raporunda, 10.080 adet kullanılmış yakıt demetinin ya da yaklaşık olarak 5.382 ton kullanılmış uranyum dioksitin, nükleer güç santralinin 60 yıllık servis ömrü boyunca, proje sahasında depolanacağı belirtiliyor. Buna “geçici depolama” deniliyor. Üstelik bu “geçici depolama”nın,“nihai depolama”ya dönüşüp dönüşmeyeceği hala belirsizliğini koruyor. Ayrıca, kullanılmış yakıta uygulanacak “yenileme” işleminin burada mı, yoksa Rusya’da mı yapılacağı da bilinmiyor.
 
Akkuyu Nükleer Güç Santralinde kullanılacak model güvenilir mi?
 
Kullanılacak reaktör Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Mevzuatı’na ters düşüyor, “Sınanmışlık” maddesi hâlâ ihlal ediliyor. Akkuyu Nükleer Santrali’nde kullanılması düşünülen VVER-1200 modeli reaktörün deneme süreci Rusya’da sürüyor. Reaktör deneme çalışmaları esnasında 10 Kasım 2016’da arızalandı, Rusya bu arızayı uluslararası basına 6 gün sonra duyurdu. Hatta Rus ulusal basını meydana gelen kazanın sonuçlarının öngörülemez olduğunu yazdı. Bu durumda VVER-1200 modeli reaktörün Akkuyu’daki nükleer santral projesinde kullanılması, TAEK'in kriterlerine göre, nükleer güç santralinin güncel ve kanıtlanmış teknolojik yenilikleri kapsaması gerekliliğine karşı gelecek.
 
Peki bölgedeki Akdeniz fokları ve deniz kaplumbağalarına (Caretta caretta) ne olacak?
 
Bölgede Aydıncık ve Ovacık, Göksu Deltası gibi önemli korunan alanlar ve nesli tehlike altında olan Akdeniz fokları ve Caretta carettaların yuvalama alanları var. Özellikle Akdeniz fokunun üreme mağarasının yer aldığı 1. Derece sit alanı olan Beşparmak adası ve çevresi Akkuyu NGS’nin inşaatı ve faaliyetinin fokların üremesine engelleyecek hatta bölgeyi terk etmesine sebep olacak. Akkuyu NGS’nin ÇED raporu ise fokların ve Caretta carettaların varlığının NGS’nin yapım ve faaliyetine engel olmayacağını söylüyor. Zaten korunması gereken bu nesli tehlike altındaki türlerin yaşam alanlarına NGS kurulması onların yaşamını oldukça güç bir hale getirecek.

,